23 Kasım 2015 Pazartesi

Kadın - Yılmaz Özdil


Kitap: Kadın
Yazar: Yılmaz Özdil
Yayınevi: Kırmızı Kedi

"1924 - Eşit eğitim hakkı
1926 - Eşit birey hakkı
1934 - Eşit seçme seçilme hakkı
2015 - Kadın erkek eşitliği fıtrata ters
Kürtaj olma
Sezaryen yaptırma
En az üç doğur
Hamileysen sokağa çıkma
Kahkaha atma
Bankta kızlı erkekli oturma
Talibin çıkarsa seçici olma
Haddini bil
İtaat et
Okuma
Düşünme
Sus!"


Arka kapak ne de güzel anlatmış ülkemizdeki kadının durumunu. 

Okuduğum ilk Yılmaz Özdil kitabıydı Kadın. Ve tereddüt etmeden söylüyorum okuyun ve okutun arkadaşlar. Kitaba gelirsek köşe yazısı gibi kısa kısa yazılardan oluşuyor ve her yazının sonunda o yazıda adı geçen ya da önemli bir kadının anlatıldığı 1 paragraflik ufak bir bölüm var. Adını duyduğumuz ya da kim olduğunu hiç bilmediğimiz hem Türk hem yabancı kadınların Türkiye de yaşadıkları anlatılıyor. Basına doğru ya da yanlış yansıyan veya hiç yansımamış olaylar çok güzel bir dille anlatılmış. Ozgecandan Sezen Aksu'ya Angela Merkelden otobüste dövülen voleybol oyuncumuza Halis Eceden II. Elizabethe bir sürü kadın ve onların öykülerini anlatan bu kitap mutlaka okunmalı. Nasıl haberlerle uyutuluyoruz ve aslında kadınlar neler yaşıyor görmek isteyenler için yazılmış.


Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları - Ransom Riggs


Kitap: Bayan Peregrine'in Tuhaf Çocukları
Yazar: Ransom Riggs
Yayınevi: İthaki

Çok begenerek okuduğum bir kitaptı ve bir sonraki sayfada neler olacak acaba ya da bunu öğreneyim artık diyerek bi solukta okudum. Fikir ve konu çok güzel seçilip işlenmiş. Alışılmış fantastik eserlerden değil. Kitap Jacobin çocukluğu ve buyukbabasinin hikayeleri ile başlıyor. Büyükbabasi ni kaybettiği ana kadar bu hikayeler baskarakterimizin kafasını kurcalıyor. Ancak buyukbabasinin ölümü Jacobin hayatını öncesi ve sonrası olmak üzere 2ye bölüyor. O gece bir canavar görüyor ve büyükbabasi gerçeklere giden yolu son nefesinde Jacoba söylüyor. Ve Jacobin adaya varan, hayatını ve bildiği herseyi değiştiren macerası başlıyor. Alıştığımiz fantastik romanlardan değil. Tabii ki bir kaç öğe var kliselesmis ama o kadar düzgün anlatılmış ki okurken farkına varilmiyor. İlk sayfalarda bir korku romanı gibi gözükse de ilerleyince öyle olmadığı basbayağı fantastik olduğu belli oluyor. Kitabı bitirdiğim gün de bir serinin ilk kitabı olduğunu öğrendiğimden heyecanla direk kitapları bekliyorum.

Koşmasaydım Yazamazdım - Haruki Murakami



Kitap: Koşmasaydım Yazamazdım

Yazar: Haruki Murakami
Yayınevi: Doğan Kitap


'Koşucu Roman Yazarı' olarak anılan Haruki Murakami nin otobiyografi gibi yazdığı ama koşu günlükleri ve yazarlığı attığı adımı anlatan Koşmasaydım Yazamazdım... Tarzından dolayı biraz yavaş ilerliyor. Ancak çok sevdiğim bu yazarın kısmı bir otobiyografisini okumak bana büyük zevk veriyor. Bu kitabı okudukça farkettim ki Murakami diğer eserlerine de kendinden parçalar saklamış. Örneğin Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında adlı romanında kahramanımız bir bar isletiyordu. Murakami de yazarlığı adım atmadan önce bir bar sahibiymis ve yazar olmaya karar verdiğinde bu bari kapatmış. Bu sekilde kahramanının görüşleri ve duygularını daha canlı şekilde yansıtabilmis. 'Ama gerçekten sağlıksız olan şeylerle ugrasmak için insan mümkün olduğunca sağlıklı olmak zorundadır. Bu, benim tezim. Yani sağlıksız bir ruh bile yine sağlıklı bir vücuda gereksinim duyar. İşte bu yüzden, böyle biri sanatçı olamaz, denge bile ben koşmaya devam ediyorum.' 

4 Kasım 2015 Çarşamba

Vahşetin Çağrısı - Jack London

Kitap: Vahşetin Çağrısı
Yazar: Jack London
Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Buck babası bir Saint Bernard annesi ise İskoç Çoban köpeği olan egosu biraz yüksek 70 kiloluk bir köpek. Buck sahibinin onu satması sonucu bir dizi yolculuk sonucu kendini kızak köpeği olarak bulur. Artık bu ortama alışması gerekmektedir. Vahşi köpeklerin hayatı, yaşadıkları zorluklar ve insanların davranışları her anında Bucka öğrenecek yeni şeyler çıkarır. Ama Buck zaten çok hızlı öğrenen bir köpek olduğundan bu zorlukların çoğu ile çok güzel şekilde başa çıkmaktadır. 


Francoise satılması ile birlikte kızak köpeği yılları başlıyor. Hızlı öğrenmesi ve zekası sayesinde kısa sürede hem Alaska'ya alışıp hem de lider köpek görevini kazanıyor. Daha sonra kızaklar ile posta taşınmasında görev alıyor. Sakın geçen bu süre sonunda en kötü sahibi olan Hal'e satılıyor. Hal köpeklerini umursamayan kızak konusunda hiç birşey bilmeyen ve sayfalarını nefretle okuduğum bir karakter. Buck Hal yüzünden ölmek üzereyken Thornton onun hayatını kurtarıyor ve Buck hayatında ilk defa sevgiyi tadıyor. Sevgisi o kadar aşırı boyutlara ulaşıyor ki Thornton ona uçurumdan atlamasini söylediğinde bile düşünmeden dediğini yapacak durumda. Neyse ki Thornton onu engelliyor.


Ancak günden güne Buck'ın atalarından kalma içgüdüleri de artıyor. Avlanma ve bir yere bağlı olmama hissi onu doğa da yaşamaya iterken Thornton a olan sevgisi onu kampta tutuyor. Malesef meydana gelen bir kızılderili baskını sonucu Thornton ve kamp arkadaşları öldürülüyor. Buck'ı insanlarla tutan son bağ da koptuğunda Buck artık doğanın çağrısına uyması gerektiğini düşünerek yeni yerini vahşi bir kurt sürüsü arasında buluyor. 


Okumanızı şiddetle tavsiye ettiğim harika bir Jack London romanı Vahşetin Çağrısı. Beyaz Diş te olduğu gibi bir hayvanın gözünden mükemmel anlatılmış kitap.