29 Eylül 2015 Salı

Gülünün Solduğu Akşam - Erdal Öz


Kitap: Gülünün Solduğu Akşam
Yazar: Erdal Öz
Yayınevi: Can Yayınları

Hepimizin sonunu bildiği bir kitap. Ama bir o kadar da istekle okudum 'Gülünün Solduğu Akşam'ı. 3 genç... Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan. 20li yaşlarında hükümetin egosu yüzünden hiç uyanmayacakları bir uykuya yattılar. Görüşlerini savunmak ya da savunmamak ayrı bir konu. Ancak 3 gencin asılması bambaşka bir konu. İnfazlardan yıllar sonra Süleyman Demirel'e su an böyle bir durum olsa ne karar vereceği sorulduğunda o zamana göre yapılması gerekenin bu olduğunu söylemişti. 
Erdal Öz hapishaneye girdiğinde Deniz ve arkadaşları ile tanışma fırsatı bulmuş bir yazar. Hikayelerini onların ağzından dinleyip anlatı şeklinde yazmış bu kitabı. Can Dündar'ın yazdığı 'Abim Deniz' gibi çok etkilenerek okudum ve son sayfalarda gözlerimin dolmasına engel olamadım. 
Tarihi sadece ders kitaplarından değil de bu şekilde ilk elden deneyimler, tanıdıkların ve olayları yaşayanların hatıraları olarakta okumayı pek seviyorum. Farklı bir bakış açısı kazandırdığını düşünüyorum. Bu kitabı ele alalım... Deniz ve arkadaşlarının hikayelerini hepimiz az çok biliyoruz. Fikirleri ve yaptıkları yüzünden idama mahkum edildikleri ve 6 Mayıs 1972 gecesi iki arkadaşıyla birlikte asıldıklarını biliyoruz. Peki ya hapishane yılları? Kaçımız o gençlerin hapishanede neler yaşadıklarını, ailelerinin neler yaşadıklarını biliyoruz? İmamın cenaze namazlarını kıldırmayı reddettiğini buna karşılık bu üç insanın cenaze namazını Yusuf Arslanın babasının kıldırdığını, cenazelerinin bile yan yana gömülmesini devletin reddettiğini, son mektuplarından bazılarının akrabalarına teslim edilmediği gerçeklerini ancak bu olayın içinde olan insanların ağzından öğrenebiliyoruz. 
Benzer şekilde idam edilen Erdal Eren de bunlara bir örnek. Bir polisi öldürmekten yargılandığını 17 yaşında olduğundan reşit kabul edilmeyip idam edilemeyeceğinden bir gecede yaşı büyütülüp ertesi günü asıldığını biliyoruz. İdamdan yıllar sonra çıkan raporlarda Erdal Eren'in eylemde bulunduğu nokta itibariyle o polisi öldürmüş olamayacağı açıklandı. Peki bu gencin yaşadıkları? Ailesine yaşatılanlar? Bunlar hala bilinmiyor. Erdal Eren hakkında da bu tarzda bir kitap yazılmasını çok isterdim. Sırf devletin bize anlattıklarını değilde farklı açıdan olayları öğrenebilmeyi isterdim.
Yanlış anlaşılmasın kimsenin siyasi görüşünü desteklediğimden ya da karşı çıktığımdan düşünmüyorum bunları. Herkesin görüşü kendisine. Ben suçu ne olursa olsun bu tip idam cezalarına karşı düşünüyorum bunları.
Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan ve Hüseyin İnan'ın hikayesini bir de hapishanedeki hikayelerini merak ediyorsanız kaçırmayın bu kitabı derim. 'Abim Deniz'i ayrıca tavsiye ediyorum. O da ailelerin ağzından ve iki tarafında yazdığı mektupları içererek anlatmış 3 fidanın hayatını.


26 Eylül 2015 Cumartesi

Zamanın Kısa Tarihi - Stephen Hawking


Kitap: Zamanın Kısa Tarihi
Yazar: Stephen Hawking
Yayınevi: Alfa

Çağımızın en önemli bilim insanlarından kabul edilen Stephen Hawking'in araştırmaları ve açıklamalarıyla kuantum fiziği, uzay-zaman gibi konuları basitleştirerek anlattığı kitabı... Konuları kitabı okumadan önce de çok ilginç buluyordum. Ancak konunun içinden olmayan bir kişinin anlayabileceği dilde yazılan bir kitap bulamamıştım. 'Zamanın Kısa Tarihi' bana ilaç gibi geldi. 
Kitap bazı tanımlar ile başlıyor. Bu da ilerleyen sayfalarda anlatılanları daha rahat anlamayı sağlıyor. Daha sonra uzay-zaman, karadelikler, kuantum fiziği ve solucan deliklerine geliniyor. 
Kesinlikle okuduğum en bilgilendirici kitaplardan biriydi. Bu tip konularla ilgilenen herkes fazla vakit etmeden okumaya başlamalı bu kitabı.


İlahi Komedya - Dante Alighieri


Kitap: İlahi Komedya
Yazar: Dante Alighieri
Yayınevi: Oğlak Yayınevi

Dünya şiirinin başyapıtı kabul edilmiş Dante'nin İlahi Komedyası... Cehennemden başlayıp Araf ile devam eden ve Cennette son bulan Dante'nin düşsel gezisini anlatan destanlaşmış bir yapıt. Aynı zamanda 14. 233 dize ile şiir tarihinin en uzun şiiridir. Danteye Cehennem ve Araf gezisi boyunca rehberlik eden isim bir Roma şairi olan Vergiliustur. Cennetin girişinde rehberlik işini Dantenin 9 yaşındayken tanıştığı ve hayatı boyunca sevdiği, neredeyse tüm eserlerinde etkisi olmuş olan Beatrice devralır. 
Yazılmış bir çok kopyasına göre en rahat okunan versiyonu bence Oğlak Yayınlarından çıkan versiyonu. Normalde pek şiir okuyabilen biri değilim malesef ancak bu seti çok rahat okuduğumu söylemeliyim. Sayfaların altında verilen açıklamalar okumayı bayağı kolaylaştırıyor. 
Dantenin tasvir ettiği Cehennem yedi basamaktan oluşuyor ve burada yer alan ruhlar günahlarının derecesine göre bu basamaklarda yer alıyor.
Dante ile çıktığım yolculukta hem acı çeken ve pişmanlık duyan hem bulundukları yerden mutlu olan ruhlar ile tanıştık. Bu ruhlar arasında hem hepimizin çok iyi tanıdığı isimler hem de hiç duymadığımız isimler vardı. Çoğu ruhun tek istediği hala yaşayan akraba ve tanıdıkları tarafından hatırlanmaktı. Dante kitabında o isimlere yer vererek çoğunun hatırlanmasını da sağlamış. 
Danteye bu düşsel yolculuğunda eşlik etmek isteyen herkese tavsiye edeceğim bir kitap. Mutlu okumalar...

22 Eylül 2015 Salı

Swastika Geceleri - Katharine Burdekin

Yazar: Katharine Burdekin
Kitap: Swastika Geceleri
Yayınevi: Encore

Distopya okumayı neden seviyorum? Buna bende tam bir cevap bulamıyorum ancak ütopya okumaktan çok sevdiğim bir gerçek. Sanırım hayatın tozpembe olmadığı gibi kitaplarında tamamen tozpembe olmasını kabullenemiyorum. Bu da yeni bir soru ortaya çıkarıyor. Her şeyin karanlık olması neden hoşuma gidiyor? Buna da şöyle bir cevap verebilirim: Her şey karanlık olmasına rağmen sorgulayan ve umut eden insanların aydınlığı beni mutlu ediyor. 

Katharine Burdekin'in Swastika Geceleri okuduğum en güzel distopyalardan biriydi. 2. Dünya Savaşı dönemine olan ilgim sayesinde bambaşka bir açıdan okuyabildim bu kitabı. 

Eğer 2. Dünya Savaşını Hitler kazansaydı dünya nasıl bir yer olur? Katharine Burdekin bu soruyu tahminimce gerçeğe yakın bir şekilde cevaplamış. Hitlerin tanrı olarak görüldüğü bir toplum... Kadınların insan muamelesi bile görmediği, yalnızca toplumun devamlılığı için bir araç olarak bakıldıkları, sadece dini ayinler için kapalı bırakıldıkları alandan çıkarıldıkları bir halk... Ve Hitlerkent'e karışılık Japonya olan ikiye bölünmüş bir dünya... Toplumun söylenen herşeyi kabullenişi, geçmişin yok edilmesi ve kurulan hiyerarşi bakımından George Orwell'ın 1984une benziyor. Aynı şekilde bu düzenin içinden birinin bu gidişattan hoşnutsuzluğu ve sorgulamaya başlaması çok güzel anlatılmış. Aldonus Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'sı ile birlikte en önemli distopyalardan biri kabul edilen Swastika Geceleri'nin okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyor ve herkese özellikle de distopya severlere tavsiye ediyorum.